Ve Dergisi Röportaj

Ve Dergisi

Girişimcilik Sohbetleri

Girişimcilik bölümünde ilk sayımızda Melek Yatırım Uzmanı ve Girişimci Özel Oytun Türkoğlu’nu misafir ediyoruz. Boğaziçi fizik ve Odtü Mühendislik bölümlerinde okuyan ve 18 yaşında kendi şirketini kurarak girişimciliğe atılan Oytun Türkoğlu ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

GLT: Fizik, Mühendislik derken, girişimciliği seçip Not Grup Bilgisayar danışmanlığını kurdunuz. Neden girişimcilik?

O.T: Doğuştan girişimci geliyorsunuz. Ama sonradan olunmaz da demiyorum olunur. Etrafımdaki herkes onun yine kafasında 10 tane iş fikri var diye bakıyor. Veya yine yeni birşeyler yapıyor diye bakar. Üniversiteye ilk başladığımda girişimci değildim, Not Grup’u kurup iş hayatına atılınca baktım ki şundan da para kazanabilirim, şunu yapınca mutlu olabilirim dediğimi gördüm ve girişimciliğe devam ettim.

GLT: Girişimcilik alanında oldukça başarılı bir hayatınız var. Sizi başarıya taşıyan nedir?

O.T: Uzunca bir süre şunu yapalım, bunu yapalım, o olmadı, şu nokta hatalı derken bir kere çok büyük zarar görüyorsunuz bu zararı gördükten sonra neyi nasıl yapmamanız gerektiğini öğreniyorsunuz. Yapmamanız gereken noktayı öğrendiğiniz zaman  ondan sonrası kolay, çünkü diyorsunuz ki bu işe para yatıracaksam şunlar şunlar olmalı ki yapayım. Çünkü önceki seferlerde yaptığınız  hataların bileşkesi olan toplam kriterler. O kriterleri tutturan bir iş veya girişim yapıyorsunuz.

GLT: Sizin bakış açınızda “girişimcilik” nedir?

O.T: iki yada 3 yıl önce sorsanız size risk alabilmek derim. Ama şimdi risk almamak diyorum. Benim diğer tanımlardan düşüncem çok farklı. Girişimci akıllı olmalı ve risk alabilmeli derseniz evet ama kabul edilebilir risk almalı.  Tanımına bakılırsa yeni iş fikirleri bulmak değil, girişimciliğin çünkü 1 ton tanımı var. Sosyal girişimci olabilirsin. İş anlamında girişimci olabilirsin, bu da her bulduğun işe atlamak değil. Asıl anlattığımız getirisi yüksek, olabildiğince kısa vadede size yatırdığınız paranın  geri dönüşünü sağlayan ve sizi mutlu edecek bir iş fikriniz var ve bunu yaratıyorsanız girişimcisiniz. Ayrılsak da Beraberiz de Feridun Bitir’in söylediği bir söz var “yırttık mı abicim”. Girişimciliği hepimiz öyle zannediyoruz. Girişimcilik bu değil, asıl olması gereken şey “girişimci mutlu olmalıdır” diyorum. Kural şu: çok ağır sağlık sorunları dışında birçok şeyi satın alırsınız ama mutluluğu satın alamazsınız.

GLT: Size göre hangi alanlarda girişimcilik potansiyeli var, hangi alanlara yönelmemizi tavsiye edersiniz?

O.T: Bana hemen hemen her hafta 5-6 tane iş fikri geliyor. Bir arkadaşım kurumsal şirketlerde çalışırken kendine bir cupcake house açtı. Alışveriş merkezinin önünde bir tane büfeleri var. İnanılmaz mutlular. O heyecanı göreceksiniz. Mutlu olabileceğin bir iş modeli olmalı. Hangi sektörler iyi dersen herkes internet sektörü iyi der. İnternet sektöründe ortam sanal. Kek üretme alanında sınırlı üretim yaparsın, diğeri sanal. Sanal olduğu için hayal gücü= iş fikri.

Ve Dergisi

GLT: Size başvuran girişimci adaylarında gözlemlediğiniz sürekli yapılagelen hatalar ve eksiklikler neler?

O.T: Girişimcilik ve melek yatırımcılık kavramı daha çok duyulmaya başlayınca herkes bir anda iş fikrim var, etraf yatırımcı kaynıyor ve parası var, diye düşündü. Girişimcileri olarak bizlerin yanlışı şu: yatırımcı ararken öyle bir yatırımcı olsun ki fikir ne olursa olsun, sorgulamasın, para versin diye düşünüyorlar, bu değil. Girişimci ilk başta işini kendi girip yapmaya çalışacak.

GLT: melek yatırımcı bizde son yıllarda duyulmaya başlandı. Nedir “melek yatırımcı”?

O.T: melek yatırımcı ilk kez 1930’lardaki Büyük Buhran’da kullanıldı.  Broadway’de müzikaller ve tiyatrolar mali kriz yaşayınca bazı büyük  işadamları bu tiyatroların batmaması için karşılık beklemeden para veriyorlar. Onun sonunda adı melek yatırımcı oluyor. Finansal terim olarak 1970lerde kullanılıyor. Yatırımcının meleği nasıl oluyor diyebilirsiniz. Herhangi bir yatırımcıdan ayıran ana nokta şu; Melek yatırımcı benim işime para yatırdığında tamamiyle işin mutfağında yer alır. Girişimciye bilgisini “know-how”ı, ve networkünü sunar ve genellikle kendilerine yakın sektörlere yatırım yaparlar. Ayrıca da bu işin mentör’ü olurlar.

GLT:  “Sat Kendini! – Kişisel Marka Olma ve Pazarlama Semineri” adında kişisel marka olma seminerleri veriyorsunuz. Kişisel marka olmak adına bize ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz?

O.T: öğretim süreci boyunca bunun gerekli birşey olduğu anlatılmıyor. Mimarda olsanız, işletmeci de olsanız, dansla uğraşıyor da olsanız her noktada kendinizi satmakla yükümlüsünüz. Okulda öğretiliyor mu hayır. Öğrenci iş hayatına girdiğinde bunu kendi başına öğreniyor ama 10 yılda öğreniyor. Sadece iş hayatı değil üniversitede de marka olmak zorundasın. Sonrasında da marka olmak zorundasın. Bunun için de git kendi web adresini satın al, sosyal medya hesaplarını al ama hepsini kendi adına al. Üniversite sırasında tavsiyem kulüplere üye olup  yönetimde aktif rol almaları. Bunu yapınca organizasyon nasıl düzenlenir öğreniyorsunuz. İş hayatınız boyunca, evde, dışarda işinize yarayacak. Size en önemlisi çevre sağlıyor. Diyorum ki farklı ve iyi bir cv hazırlayın, web sitenizi alın, sosyal medya hesaplarınızı oluşturun ve güzel bir kartvizit bastırın. Bunu, arkadaşlar 3 ve 4. sınıfta yapmaya başlamalı.

GLT: Son olarak bize işhayatı ve girişimcilik yönünde vereceğiniz tavsiyeler neler olur?

O.T: en büyük tavsiyem mutlu olun. Herkes girişimci olmak zorunda değil. Toplumun her kesimden/meslekten insana ihtiyacı var. Girişimcilik tembel insana göre değil, çok sıkı çalışmanız gerek. Bir parça hırslarınız olmalı, gözünüzü kör etmeyecek hırstan bahsediyorum. Sürekli kendinizi geliştirmelisiniz. 

8

Yorum Yok

    Yorum Bırakın

    nineteen + 6 =